Dün yazdığım faydaklı alışkanlıklar ve bileşik getirilerinin üzerine, alışkanlıkları kırmaktan da bahsetmem gerektiğini düşündüm sevgili okurlar.
Faydalı bir alışkanlık da olsa rutine binen ve ufak tefek değişiklikler yapılmayan alışkanlıklar bir süre sonra hayatı monotonlaştırabiliyor bazen. Hayatta tadılacak türlü haz var. Ölçülü olduğumuz sürece hepsini deneyimlemek oldukça insani geliyor bana. Güneş doğmadan önce uyanırım ben mesela. Ama bir gün hava aydınlanırken uyandığımda rutinden çıkmış olduğum için farklı hissederim. Ya da sağlıklı beslenmeye gayret ederken bir öğün çaresiz kalıp bir junk food yerim. 9 gibi ajansa bakarım, öğlen bi kadeh visk… tamam tamam sulandırmayacağım.
Kendimizi suçlamayıp, yargılamayıp, yaptıklarımızın insana dair şeyler olduklarını düşünmeyi becerebilirsek eğer (Dostoyevski başaramamış, biz nası yapıcaz bilmiyorum ama), alışkanlıklardan çıkmak da bizi bazen başka güzel alışkanlıklara yollayabiliyor.
Her gün aynı etüdü yaptığınız bir rutininiz var. Çok faydalı, çok verimli hissediyorsunuz kendinizi. Ama bünye bir noktada platoya ulaştı ve revizyon olmadığı için, gelişme durdu. Hemen yerine yeni ya da farklı bir şey bulabilir, mevcut alışkanlığımızı değiştirebilir ya da 1-2 gün kafa izni verip sonra kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Rutinler bizi biz yapan şeyler evet ama arada rutinden çıkıp kendimize şöyle bir bakmamız da gerekiyor.
Yıllarca rock müzik çaldım, söyledim, kaydettim ve prodüksiyonunu yaptım. Bu alanda oldukça sermaye biriktirdim. Ve fakat bir gün biri çıkıp dedi ki “senle bi albüm yapalım ama soundu daha elektronik, daha deneysel olsun”. Başta tereddüt ettim çünkü bilmediğim bir alan. Mevcut alışkanlıklarıma çok ters, konfor alanımdan beni mahrum edecek bir iş. Düşündüm, taşındım, altından kalkabilir miyim dedim ve sonunda bu mevcut alışkanlığı kırmanın bana -eğer işte başarısız bile olsam- muhakkak bir tecrübe katacağına karar verdim ve başladım çalışmaya. Bu sürecin sonunda Hakan Sivrikaya’nın ilk önce Bahar adlı teklisi, sonra da Döngü adlı EP’si çıktı ortaya. Halbuki öncesinde şu iki harika albümü tamamen canlı kaydederek yapmıştık; A-Live ve Gölgeler. Sırasıyla A-Live, Gölgeler, Bahar ve Döngü’yü dinleyin, nasıl bir alışkanlıktan çıktığımızı daha iyi anlayacaksınız.
Hakan, ev stüdyosunda sürekli üretiyor, müzikler yazıyor. Bir kısmını bana yolluyor ve “sen bunu al ve bambaşka bir şey yap” diyor. Hareket alanımı oldukça geniş bıraktığından ben de hayal gücüm dahilinde yapabildiğim her şeyi yapıyorum. Eski rock prodüktörlüğü konfor alanımdan çıkmak başta zor gelse de, şimdi bambaşka bir perspektif daha katabildiğim için bu işe bakışıma; son derece memnunum.
İşte alışkanlıklar kadar o alışkanlıkları kırmak da bir kada mühim sevgili alışkanlar.
Yarın görüşürüz.