Kendimizin Denetmeni Olmak

yazar:

kategori:

Ne çalışayım, ne kadar çalışayım, ne giyeyim, ne yiyeyim, ne alayım soruları arasında stresten strese koştuğumuz bir zaman diliminde, bilgi fazlalığının da bizi paralize ettiği gerçeğine yaslanarak durup bakıyoruz şöyle geride kalan güne ya da haftaya ve görüyoruz ki; arzu ettiğimizin yarısı kadar bile çalışmamış olmamıza rağmen halen çalışacak “yeni” bir şeyler arıyoruz. Yaşadınız mı bunu hiç? Daha evvel aldığınız, indirdiğiniz, kaydedip sonra bakarım dediğiniz bite’larca içerik olmasına rağmen halen çalışacak bir şeyler arama işi. Neden böyle oluyor? Dikkat sürelerimiz çok kısaldı. 15-20 saniyelik storylerle arkadaşlarınız ya da takip ettiklerinizin hayatları hakkında infolarla beynimizi doldurup, sonra da oturup dikkatimizi saatlerce gitar mı çalışmaya mı vereceğiz? Hayır tabii ki. Kısa süreler deneyip, next diyeceğiz. Bu çalışmak değil, deneme kabininde kıyafet deneyip bırakmak bu. Aldıklarını kullanmayıp koleksiyonunu yapmak ya da.

E peki napıcaz? Problem nerdeyse onu tespit edicez.

Etütlerin, çalışmaların biraz savsaklandığını gördüğümde Pelin Dilara Çolak’ın bir videosunda gördüğüm “üçlü persona modeli”nden bahsediyorum öğrencilerime. Bugün de sizlere bahsetmek istiyorum sevgili okurlar.

Kendimizi üçe bölüyoruz. Kendimden örnek veriyorum. Mühendis Mali, İşçi Mali ve Denetmen Mali. Mühendis eğer işçinin yapamayacağı kadar fazla iş verir, işçi bunu yapamaz ve denetmen de bu işin yapılıp yapılmadığını denetlemezse; deprem felaketlerinde, maden facialarında yaşadığımız gibi denetimsizliğin cezasını çekeriz sevgili arkadaşlar. Ne yapacağız? Bakacağız elimizde çalışılacak neler var diye. Birinde karar kılıp mühendis personamıza bürünüp, gerçekçi bir iş yükü yazacağız kendimize. “Şu etütü 8-10 tekrarla x 4 set yapacaksın” diyor mühendisimiz ve işçimiz penayı alıp eline başlıyor çalışmaya. Şimdi burada önümüzde bir yol haritası olduğundan işimiz biraz daha kolay. Ama diyelim ki 4-5 tekrarla x 2 set çalıştık. Sonra bu böyle mi gidecek? Hayır. Denetmen Mali gelip bakacak ve “eksikler var, ya fazla geldi ya da başka bir durum var” diyip başlayacak düşünmeye. Ya programı revize edecek ya da mühendisle görüşüp işçiye teşvik primi verecek. Atıyorum 8-10 tekrar x 4 set sonrası ……. tüketsin bu işçimiz. İKRAMİYE! Pizza olur, hamburger olur, oyun oynamak olur, artık ne istiyorsak. Sonra işçi mali hamburgeri duyunca diyor ki dur ulan bir seferlik yapayım bakalım ne olacak. 5. dakikadan sonra akışa geçtiği için hamburgeri unutup çalışmaya dalıyor ve 4. set bitince hem işini yapmış olmanın gururunu yaşıyor, hem de hamburgerini yiyor.

İşte üçlü persona modeli böyle çalışıyor sevgili arkadaşlar. Kendi kendimizin denetmeni olduğumuz bu uzun ince yolda, iki kapılı bir Honda gidiyoruz günd.. şaka şaka.

Özdenetimi ele almazsak, ne yaptığımızı dürüstçe denetlemezsek ipin ucu öyle bir kaçar ki, yakalayamaz, her seferinde yeni ip alıp ucunu kaçırmaktan bir süre sonra arapsaçının içinde buluruz kendimizi. Yeterince metafor kullandıysam, bugünkü yazımı noktalıyorum sevgili okurlar.

Yarın görüşmek üzere.