Sevgili okurlar! Gitar çalarken, otururken, film izlerken, kedinizi ya da kendinizi severken, artık tahammül edemediğiniz insanlar doğrusunu bildiğiniz yalanları size anlatırken (FALAN); kendinizi sıktığınızı, kastığınızı fark ettiniz mi hiç? Ben bunu meditasyon yapmadan evvel farketmemiştim.
Eyvah meditasyon dedi, b*ku yedik 🥴
Yok yok yemediniz durun. Meditasyon diyince aklınıza hemen YouTube’a “meditasyon” yazdığnızda karşınıza çıkan, yönlendirmeli ve müzikli, evrene enerji gönderme seanslarının olduğu sakil videolar gelmesin. Gitar dersi yazınca bile neler çıkıyor karşımıza ayol, meditasyonda mı çıkmayacak?
Meditasyon, zihninde, bedeninde tam olarak ne olduğunu fark etme, depresif ya da anksiyetik düşünme anlarından bizi alıp, tam şu ana getiren; ben diyeyim 3000 siz deyin 5000 senelik kadim bir ritüel. Yani sizi “ulan orda o lafı etmeyecektim”den ve “ya tekrar olursa aynısı, n’apıcam o zaman ben?”den alıp, şu ana getiriyor. Yani yok şu an öyle bişey, dur artık diyor zihnimize. Çünkü neden biliyor musunuz sevgili okurlar; zihin bir olayı kafada canlandırdığında gerçek mi hayal mi ayırt edemiyor 🙁 Sanki o an oluyormuş gibi vücudu geriyor, savaşa hazırlıyor ama ortada bir olay olmayınca, biriken stresle kalıveriyoruz ortada 🙁 Ay yazık ya… Yok yok öyle demeyin. Bunun çok iyi çalıştığı yerler de var. Ama gelin görün ki artık hayatımızı zorlaştıran kronik stresin kaynağı olmuş çıkmış durumda bu başa çıkma mekanizması.
Ya hoca sen ne anlatıyosun? Geldim geldim bak şimdi nasıl bağliycam.
Gitar çalışırken, performans gerektiren bir şey yaparken zihin önce şunu hatırlatıyor;
-Kral geçen sefer burayı çalarken olmamıştı ha unutma, yok hani öyle bi hatırlatayım dedim.
Sonra bu kurguyu biraz daha ileri götürüyor;
-Reis bunu böyle evde ÇALAMIYOSUN YA hani, bi de arkadaşlarının önünde ÇALAMADIĞINI DÜŞÜNSENE NE GÜLERLER LAN
-Zaten babam da benden bi bok olmayacağını, kafamın basmadığını söyledi bana yıllarca 🙁
-Penayı da nası tutuyosam, tutamam tabi abi, bi adamların penasına gitarına bak, bi benimkine
-Zaten okulda da dersler kötü, ulan bıraksam mı okulu?
Hop, n’oldu ya? Nereye gittik hocam? Zihnimiz “sözde” bizi hayatta tutmaya çabalamak için çalıştırdığı bu mekanizma ile bizi aldı, alakasız yerlere götürdü ve bu esnada kaslarımızı, düşüncelerimizi kaskatı etti ve nihayetinde paralize olduk. Elin kasılır, kolun kasılır, boynun kasılır, sen de bu kısmı daha evvel hata yaptığın için alışkanlık edindiğini düşünürsün lakin ki öyle olmaz bazen.
Bundan çıkış yoluna bilinçli farkındalık diyoruz sevgili okurlar. Şu an zihnimde ne var, şu an bedenimde ne oluyor, kendimi sıkıyor muyum sıkmıyor muyumun kontrolü bi nevi. Sıkmıyorum sandığınız pek çok an o kadar sıkıyorsunuz ki aslında, bunu ancak fark etmek üzere bir aman ayrıdığınızda anlayabiliyorsunuz.
Gitar çalarken, insanları dinlerken, araba kullanırken ya da rutinlerinizi yaparken kendinizi bir izleyin. Meditasyon yapın demiyorum, isteyen “Mindfulness” ile başlayabilir okumaya ama bu kendinizin bulup seçmesi gereken bir şey. Ben meditasyon yapın falan diyemem size. (Kedilerim de var zaten.) Ben sadece “bi fark edin bakalım n’oluyo hata anlarında” onun altını çizmek istiyorum.
Aha da çizdim.
Yarın görüşmek üzere.